ILGAZ
gezgini
ILGAZ
Köyler
Şehitler
Seçimler
Nüfus
Proje
ILGAZ'IN KUTSAL ALANLARI
Akçaören Hafız Şakir Efendi Türbesi
Aluç Türbesi
Belören Türbesi
Çörekci Baba Türbesi
Çaltıpınar Erenler Türbesi
Cendere Hacı Hafız Ahmet Efendi Türbesi
Cendere Kuşcu Baba Türbesi
Es (Eskice) köy Türbesi
Ödemiş Kara Dede Türbesi
Kayı Köyü Camisi
Kayı Köyü Şeyh Muharrem Türbesi
Kayı Köyü Şeyh Davut ve Evlatları Türbesi
Mülayimli Ali Efendi Türbesi
Kavaklı Yağlı Dede Türbesi
Yerkuyu Şeyh Alüyal BukkaTürbesi ve Camisi
Şeyh Yunus Türbesi
Yuvademirciler Şeyh Yahya Tekke ve Türbesi
Kayı Köyü Şeyh Muharrem Türbesi
KAYI ŞEYH MUHARREM TÜRBESİ
Kayı, Çankırı’ya 77, Ilgaz’a 24 km. uzaklıktadır. Rivayeten anlatılanlardan anlaşıldığına göre XIV. yüzyılın sonlarında XV. yüzyılın ilk yarısında yaşamış oldukları tahmin olunabilir. KayıŞeyh Muharrem türbesi; 3.5x5.00 m boyutunda ve 2.00 m yüksekliktedir. 1061 m. rakımlı Kayı camisinin bahçesi içinde ve kuzeyindedir. Taş duvarlı, basit ahşap üstü kiremit çatılıdır. Güney yönüne açılan kapısı ve bir penceresi vardır. İçerde yeşil örtü ile kaplanmış bir adet sanduka bulunur. Kayı girişinde bir türbe daha vardır. Türbe hakkında tek anlatılan türbenin, Şeyh Davut’un oğlu ve kızının olduğudur. Türbede ki levhada 1300 yılında yapıldığı belirtilmektedir.
İnanç ve uygulamalar: İstanbul’un fethinden öncü, ön bilgi edinmeleri için dervişler Bizans’a gönderilirmiş. Arap ülkelerinden kalkarak İstanbul’a gidenlerin yolu Kayı köyünden geçermiş. Şeyh Muharrem ve Mahmut’da 5-6 hanelik Kayı köyüne uğramışlar. Köyde cami bulunmuyormuş. Dervişlerde Müslüman bir köyde cami bulunmalı demişler. Köylülerde cemaatin azlığı nedeniyle Camiinin olmadığını ve yakında yapacaklarını ifade etmişler. İstanbul dönüşü köye uğrayan dervişler caminin yapılmadığını görmüşler. Köylülere nedenini sormuşlar ve cevap alamamışlar. Bunun üzerine dervişler topladıkları bilgileri götürülmek üzere diğer derviş arkadaşlarına vermişler ve camiyi yapmak üzere kayı köyünde kalmışlar. Cami yapımı için köylüyü ikna edememişler ve bunun üzerine cami yapımı için kolları sıvamışlar. Köylüler bir sabah, Ilgaz dağlarından taş ve kereste taşımakta olan kağnı gıcırtıları ile uyanmışlar. Kağnıların geldiği tarafa baktıklarında Şeyh Muharrem ve Şeyh Mahmut kağnılarına geyikleri koşmuşlar köye doğru geliyorlar. Köylüler sadece seyretmiş ve dervişlere yardımcı olmamışlar. İki derviş kendi başlarına çalışarak Kayı köyü camisini bitirmişler. Hem mahcubiyet hem de köylerine cami yaptıkları için iki dervişi köylüler göndermek istememişler. Şeyh Muharrem öldüğünde caminin yanına defnedilmiş. Şeyh Mahmut ise köylülerin kendilerine yardım etmemesi ve cami yapmamaları nedeniyle köye defnedilmemesini ve ‘’Beni bu köye defnetmeyin, tabutumu köyün kenarına koyun’’ diye vasiyet eder. Köylülerin Cami inşası sırasında kendilerine karşı gösterdikleri davranışa üzülen şeyhlerden Şeyh Mahmut öldüğünde vasiyeti yerine getirilir. Köyün dışında bir taşın üzerine tabutu koyarlar. Ne yapacaklarını tartışmaya başlarlar ve şeyhin cenazesini köye defnetmeye karar verirler. Tabutu defin için taşın üzerinden kaldırmaya çalışırlar, bir türlü kaldıramazlar. Bu tartışma esnasında tabutu kaldırmaya çalışırken tabuttan şeyhin kolları dışarı çıkar. Taşı kucaklar ve parmakları taşa gömülür. Kucaklama taşı adı verilen bu taş üzerinde parmak izleri görülmektedir. Çaresiz kalan köylüler tabutu orada bırakarak köye dönerler. Yedi kişi gelir ve tabutu alıp götürürler ve şeyhi Atkaracalar’da Hoşlamlara yakın bir yere defnederler. (Bakınız Atkaracalar türbeleri) Başka bir anlatıda da: Şeyh Mehmet, öldüğünde Atkaracalar’dan üç kişinin geleceğini ve tabutu bu kişilere vermesini söylemiş. Şeyhin ölümü üzerine üç kişi cenazeyi götürmek üzere gelmişler. Köylülerde cenazeyi Atkaracalar’dan gelen bu üç kişiye teslim etmişler. Sonra pişmanlık duyup, cenazenin arkasından yetişerek kendilerine verilmesini istemişler. Aralarında kavga çıkmış. Kavgadan rahatsız olan Şeyh, canlanmış ve tabutundan çıkarak bir kayayı kucaklamış. Köylüler çok korkmuşlar ve tabutu gelen üç kişiye vermişler. Şeyh Mahmut’un kucakladığı taş ‘’Kucaklama taşı’’ adı ile anılır. Şeyh Muharrem’i rüyasında görenlerin olduğu ve uzunca boylu, sarı saçlı, güzel sesi olan iri kıyım biri olduğu anlatılır.
İnanç ve uygulamalar: Kırışlar köyünden Hacı Sait, Şeyh Muharrem’in türbesini onardığı sırada bir Cuma günü işçilerin biri hariç hepsi Cuma namazı kılmak için camiye gitmiş. Cuma kılmak için camiye gitmeyen işçi, türbenin kapısına oturmuş ve sigara içmeye başlamış. Bu sırada türbeden sesler gelmeye başlamış ve işçi çok korkmuş. Hacı Sait’e ‘’Ben bu türbede çalışmayacağım’’ diyerek işi bırakmış. Halk bu olayı Cuma namazına gitmeyenleri Şeyh Muharrem’in cezalandırdığı yönünde değerlendirmektedir. Akıl hastalarının, türbede bir gece veya daha fazla uyutularak iyileşeceklerine inanılır. Çocuğu olmayan kadınlar, sara ve akıl hastaları Şeyh Muharrem’in türbesine gelip bir müddet kalarak hastalıklarına çare aralar. Çocuğu olmayan kadınlar camide bulunan direğe çaput bağlar ve dua eder. Günümüzde direk kamufle edilmiştir. Akıl hastaları ise türbede bir süre uyutulur. Yağmur Duası da burada yapılır, kurban kesilir, pilav pişirilir. Dilekleri olanlar dileklerinin gerçekleşmesi için dua ederler. Kesilen adak kurbanları türbenin yakınlarında kesilip köy halkına dağıtılır.
(Kaynak : Çankırı Camileri-Türbeleri Şifalı Suları, Bahattin Ayhan)
Albümün tamamı sürekli güncellenen facebook sayfamızda. Lütfen aşağıdaki linki tıklayın.
ILGAZ
gezgini
Kayı Köyü Şeyh Muharrem Türbesi Albümü bu linkte.
×