ILGAZ
gezgini
ILGAZ
Köyler
Şehitler
Seçimler
Nüfus
Proje
ILGAZ'IN KUTSAL ALANLARI
Akçaören Hafız Şakir Efendi Türbesi
Aluç Türbesi
Belören Türbesi
Çörekci Baba Türbesi
Çaltıpınar Erenler Türbesi
Cendere Hacı Hafız Ahmet Efendi Türbesi
Cendere Kuşcu Baba Türbesi
Es (Eskice) köy Türbesi
Ödemiş Kara Dede Türbesi
Kayı Köyü Camisi
Kayı Köyü Şeyh Muharrem Türbesi
Kayı Köyü Şeyh Davut ve Evlatları Türbesi
Mülayimli Ali Efendi Türbesi
Kavaklı Yağlı Dede Türbesi
Yerkuyu Şeyh Alüyal BukkaTürbesi ve Camisi
Şeyh Yunus Türbesi
Yuvademirciler Şeyh Yahya Tekke ve Türbesi
Yerkuyu Şeyh Alüyal BukkaTürbesi ve Camisi
YERKUYU-YERKUYU ŞEYHİ ALÜYAL BUKA
Yerkuyu, Çankırı’ya 60, Ilgaz’a 15 km. uzaklıktadır. Yerkuyu’da yatmakta olan Yerkuyu Şeyhi Aliyel Buka, XII. yy’da Horasan’dan gelerek buraya yerleştiği, Horasan Erenlerinden olduğu, mezarının yapımında geyiklerin kereste taşıdığı rivayeten anlatılır. Kabri cami ile bitişiktir. Eldivan ilçesi Seydiköy’de bulunan Caminin yazıtında Aliyel Buka’nın Hacı Murad-ı velinin babası olduğu ve Ilgaz –Tosya arasındaki Yerkuyu’da yattığı ifade edilmektedir. 6.08x6.97m boyutunda 4.96 m yükseklikte, 1025 m. Rakımlı, kubbesi olan türbede beş kabir bulunmaktadır. Yerkuyu tekkesine kırk yedi tekke bağlı imiş.
İnanç ve uygulamalar: Yüzyıllardır akıl hastalarına şifa dağıtan bu mahal, günümüzde bile bu özelliğini korumaktadır. Şeyhin çevredeki şeyhlerle aracısız konuştuğu, manevi olarak iki ayrı yerde bulunabildiği; kendisi köyde iken geceleri uzak diyarlardaki savaşlara katılıp sabah köyüne döndüğü anlatılan rivayetler arasındadır. Köyde Nakşi tekkesi bulunmaktadır. Türbeye ziyarete gelenlerin sara, felç, akıl hastalıkları başta olmak üzere diğer rahatsızlıklara da iyi geldiğine inanılıyor. Ziyarete gelenler türbede yatıyor, dua ediyor ve kurban kesiyor. Gelen hastaların şifa bularak gittiklerine inanılıyor.
YERKUYU ŞEYHİ Abdulkadir Ceylani’nin yetiştirdiği ve Anadolu’yu irşadla görevlendirdiği kırk müridden birinin de Yerkuyu Şeyhi olduğu sanılmaktadır. Horasan, Alp, Anadolu, Türkistan erenleri gibi değişik isimlerle anılan mübarek şahsiyetler Anadolu’ya geldiklerinde zaviyeler kurdular, öğrenciler yetiştirerek halkı irşad ettiler. Başka bir anlatımda da Ahmet Yesevi’nin hizmetinde bulunan Aliyül Buka,Hicaza giderek, hac farizasını yerine getirdikten sonra Şam’a gelmiştir. Şam’danUrfa’ya geçen A.Buka Halilürrahman’da kapıcılık yapmış daha sonra Yerkuyu köyüne gelerek yerleşmiştir. Bilindiği gibi A.Büka, Eldivan ilçesi Seydiköy’de türbesi bulunan H.Murad-ı Veli’nin babasıdır.
MENKIBELER: Yerkuyu’ya gelen Alüyel Buka köyde mescit yapmak ister ve kimse kendisine yardımcı olmak istemez. Mescit inşaatına başlar, inşaat hızlı bir şekilde devam eder. Durumu merak eden köylüler inşaatı izlemeye alırlar. Gündüzleri fazla bir faaliyetin olmadığı inşatta geceleri geyikler tarafından kereste taşındığını görürler. Horasan Erenleri geldikleri ve yerleştikleri yerlerde mescit, cami, tekke ve benzeri sosyal dini tesisler yapardı. Buralarda hem dini eğitim yapar, talebe yetiştirir, gelen giden yolcuların yatacak yer ve iaşelerini sağlardı. Gece tekkede konaklayan yolcunun biri sabah kalktığında atını ahırda bulamaz. Durumu Yerkuyu Şeyhine ileten misafir, bir başka misafir tarafından götürülen atının aradan bir saat geçtikten sonra terli bir şekilde ahıra geldiği anlatılmaktadır. Yerkuyu Şeyhi’nin kerametini görmek isteyenler ‘’Şeyhim bize Hızır’ı göster’’ diyerek arzularını iletirlermiş. Bir gün köy halkı şeyhin bağını bellemeye gitmişler. Öğlen mola verilmiş ve yemeğe oturulmak üzere harekete geçilmiş. Bu sırada üstü başı yırtık, perişan bir yabancı gelmiş. Yemeğe oturmaya hazırlananlara selam vermiş. Şeyh selamı almış: ‘’Nereden gelip nereye gidesin, buyurun yemek yiyelim’’ diyerek sofraya davet etmiş. Yabancıda ‘’Mağripten geliyorum maşrığa gidiyorum, yolum uzak yemek yemeyim, sağ olun’’ der ve uzaklaşır.Akşam olur, köylüler Hızır’ görme isteklerini Şeyhe tekrar iletirler.Bunun üzerine Şeyh ‘’ O bugün geldi gitti, siz onun sofraya oturup yemek yemesini bile istemediniz, sofraya oturmasın diye aklınızdan geçirdiniz, öğle yemek vakti gelen kişi Hızır’dı’’ diyerek isteklerine yanıt verir. Cuma günü bahçesini sulamaya giden Yerkuyu Şeyhi, sulama sırasında sık sık suyun kesildiğini görür. Mülayim köyünde bulunan hoca köy içinde yanında birkaç kişi ile otururken Yerkuyu Şeyhinin bahçesini sulamakta olduğu kendisine malum olur. Şeyhin suyunu kesmek amacıyla orada bulunan toprağı bastonu ile toplamaya başlar. Durumu fark eden Şeyh ‘’Hocam Cuma namazına yetişeceğim, suyumu kesme’’ demesine rağmen Mülayimli Hoca suyu kesmeye devam eder. Suyun tekrar kesilmesine kızan Yerkuyu Şeyhi küreğine çamur doldurur ve fırlatır. Yerkuyu’dan fırlatılan çamur Mülayim’de ki hocanın önüne düşer. Hoca ile birlikte oturanlar bu çamur nedir diye sorarlar. Hoca’da ‘’ Yerkuyu Şeyhi bahçe suluyordu, sulama suyunu kesmiştim O’da bana kızdı ve bu çamuru fırlattı’’ diyerek cevap verir. Tekkeye yakın olan bir evde düğün yapılır. Davul zurna gece dahi çalınır. Türbede yatan zatlar sesten rahatsız olmuşlar çalgıcıları gece korkutmuşlar. Onlard’a gece yarısı kaçıp gitmişler. Çalgıcıları arayan düğün sahipleri onları Tosya’da bulmuşlar. Düğün sahipleri çalgıcılara neden bırakıp kaçtıklarını sorduklarında onlarda ‘’Biz bir daha o köye gitmeyiz, o köyde davul zurna çalmayız, bizi sabaha kadar perişan ettiler’’ diye cevap vermiştir.Köyde düğünlerde sadece zurna çalınır, davul çalınmamaktadır.
Kaynak :
Çankırı Camileri-Türbeleri Şifalı Suları, Bahattin Ayhan
Şerafettin Erdoğan-Çankırı 2010 (40-44)
Albümün tamamı sürekli güncellenen facebook sayfamızda. Lütfen aşağıdaki linki tıklayın.
ILGAZ
gezgini
Yerkuyu Şeyh Alüyal BukkaTürbesi ve Camisi Albümü bu linkte.
×